Otizm artık herkesçe tanınır bir hale geldi. Bir kere aramaya başladığı¬nızda her yerde olduğunu fark edersiniz. Neden? Cevabını hepimiz biliyoruz ya da bildiğimizi zannediyoruz: Bir otizm salgını var. Bir salgın karşısında ne yapılmasını gerektiğini de biliyoruz: Bol miktarda para saçılmalı, tanı merkezleri kurulmalı ve salgının bir açıklaması bulun¬malı ki yeni vaka sayısı düşsün ve salgın kontrol altına alınsın. Ama her şey gerçekten de bu kadar basit olabilir mi? Bu kitap bambaşka bir yorum sunuyor. Yazarlar, otizm vakalarında son zamanlarda yaşanan artışın, asıl depremin artçı şoku olarak anlaşılması gerektiğini savu¬nuyorlar. Asıl deprem ise 1970’lerin ortasında zekâ geriliğinin kurum¬dışılaştırılmasıydı. Kurumdışılaştırma, yalnızca çocukluk çağı gelişim bozukluklarını ele alacak kurumsal çerçevenin değil, söz konusu bozuk¬luklara baktığımız kültürel merceğin de kökten değişmesine yol açtı. Bu değişim sayesinde artık çocukluk çağı bozukluklarını zihin hastalığı veya zekâ geriliği, iyileştirilebilir veya iyileştiremez kategorileri içinde değil, aralarda bir yerde görebiliyoruz. Otizmin yakın tarih içerisindeki seyrini uluslararası karşılaştırmalarla birleştiren Otizm Salgını, pek çok ebeveynle çocuğu etkileyen bir has¬talığın yeni ve yetkin bir analizini sunuyor.
Kullanacağınız kredi kartının ticari veya bireysel olması durumuna göre taksit seçenekleri değişebilir. Taksit seçenekleri liste fiyatı üzerinden görüntülenmektedir. İndirimli fiyatlara göre taksit seçeneklerini ödeme sayfasından görüntüleyebilirsiniz.